Türkçe Dil Etkinlikleri

ŞİRİNLERİN SORULARA ŞİRİNCE CEVAPLARI

Denizde balıksın.Balıkçının olta attığını görüyorsun.Her an oltaya takılabilirsin. Ne yapardın?
KAAN KUTLAY:Oltayı gördüğümde uzaklaşıp kaçardım.
GÜLSE GÖÇER:İpin arkasına geçip ipi tutup kayaya fırlatırdım.
ALANUR BİLİR: Ağzımla ipi keserdim.
ATAHAN SEVER:İpi çekip üzerine kaya koyup kaçardım.
NEHİR MÜNİPOĞLU:Oltanın ucundaki yemi dikkatli bir şekilde oltaya değmeden yer ve giderdim.
Kurtlar neden ulur?
ALANUR BİLİR:İnsanları korkutmak için
ELİF AYDIN: Macera için.
GÜLSE GÖÇER: Dağda avlanmaları gerekir. Avlanacaklarının haberini verirler.
ATAHAN SEVER: Arkadaşlarını çağırır.
Ağaçların yaprakları sonbaharda neden dökülür?
YUSUF YASLAN:Hava çok soğuk olduğu için rüzgar esip yaprakları düşürür.
GÜLSE GÖÇER:Yapraklar kuruyor ve o yüzden düşüyor.

YIL SONU PİYES ÖRNEKLERİ
DOKTOR  VE HASTA

DOKTOR: Hoş geldin amca ne derdin var anlat kısaca

HASTA:    Sorma doktorcum  başıma gelenleri .Bundan bir hafta önce küçük kızın düğününde doluştuk arabalara; güle oynaya vardık düğün salonuna

DOKTOR: Hastalar bekler kapıda,beyin cerrahı Zihni karşında; düğünü derneği boşver de sadede gel beybaba.

HASTA:İzin verde anlatalım derdimize deva bulalım.Güle oynaya vardık düğün salonuna,hanımla ben dikildik kapıda başladık misafirleri karşılamaya.Hoşgeldin beş gittin derken kasap havası başladı çalmaya. Dalıverdim halaya başladım zıp zıp zıplamaya.
DOKTOR:Adım Zihni Soyadım Sinirli; vaktim çok değerli  kızdırmadan beni söyleyiver derdini.

HASTA: Daldık ya halaya coştukça orkestra , hızlandı da hızlandı halay başı Murtaza.            
Düğün gecesi  bana zehir oldu. O gün bugündür kaldım eğik belli, ne olur  doktorcum düzeltiver beni.

DOKTOR: Gözlerini kapa, derin derin nefes rahatla, reçeteyi yaz hafızana.
Sabahları aç karna zeybek havası, öğle arası harmandalı,ikindi kasap havası, akşam yemeğinde damat halayı, geceyarısı Karadeniz kolbastı ; düzelir belin haftaya Salı.Müzik ruhun gıdası, dans bedenin şifası.misket havasıyla uğurlayalım hastamızı.

DENİZ ERDOĞAN BAĞCI



EV HANIMI (PİYES)

Rolü olan tüm çocuklar sahnede seyirciye dönük hareketsiz şekilde sırasını bekler. Annenin üzerinde etek,bluz, mutfak önlüğü vardır. Anne rolündeki çocuk sandalyesinden kalkar sahnenin ortasında  konuşmaya başlar. O sırada çocuk sandalyesinde annesine seslenir.
Evin beyi dolabından eşyasını arıyor öykünmesi yaparken eşine doğru döner ve repliğini söyler.
Kayınpederin çizgili pijaması ,elinde tesbih, başında namaz başlığı koltuğunda oturur. Repliğini sırası
geldiğinde söyler. Ev hanımı rolündeki çocuk tepsiyle kahveyi kayınpederine götürür.Kayınvalide rolündeki çocuk çiçekli etek,gözünde gözlük,başında yazma ayaklarını sandalyeye uzatmış şekilde repliğini söyler.
ANNE: Ev hanımlığı dünyanın en zor mesleği  aa dostlarte….  Bir  of çeksem yer yerinden oynar.Çok yoruldum çok.Sabah olur ufaklık uyanır. Başlar mızıldamaya. Mızılda mızıl. Heh işte geldi.

ÇOCUK:Anne karnım  acıktı  canım omlet istiyor.

ANNE:Tam koyulurum işe, girişirim hazırlıklara.Bey başlar homurdanmaya.

BABA:Hanım kırmızı kravatım nerde,beyaz gömleğimi ütüledinmi hanım

ANNE.Evet bey alıver hepsi hazır.

BABA.: Tamam tamam. Hazırlayıver sucuklu yumurta geç kalıyorum işe.

KAYINPEDER:Gelin gelin nerde benim acı kahvem

ANNE:Buyur babacım kahven ,başka bir isteğin  var mı babacım.

KAYINPEDER:Yok kızım berhudar ol.

KAYINVALİDE:Hanife kızım geliver hele.Kızım yataktan kalkamıyorum  yardım ediver. Belim tutulmuş oy oy oy. Gelin bir koşu Hacer’e git.Kırk derde şifa macununu iste gel.Onu sürdünmüydü genç kız gibi dikiveriyor ayağa, haydi kızım koş.

BABA:Hanım nerde kaldı yumurtam

ÇOCUK:Anne karnım zil çalıyor.

KAYINPEDER:Gelin şu yastığı koyuver sırtıma

KAYINVELİDE:Gelin ilacım nerede

ANNE.:Görüyorsunuz ya ev hanımlığı dünyanın en zor iş dünyada, hayatımdan bezdim valla.Arkası gelmez dertlerimin bıktım illahlah.

                                      DENİZ ERDOĞAN BAĞCI

ÇİÇEKLERİN TARTIŞMASI

Çocuklara çiçek rolleri dağıtılır. Çocuk rolüne uygun dizeleri söylerken beden dilini kullanmaya teşvik
edilir.Grafon kağıtlarından etek,bluz ve şapkaları hazırlanır.

PAPATYA
Hoş geldiniz sefa verdiniz
Beni seyretmeyi mi geldiniz
Ayy ne iyi ettiniz
Çiçeklerin prensesini izlemekteniz
Adım Papatya yurdum Samatya
Bayılırım güneşli havalara
Güzellik katarım yemyeşil kırlara
Bensiz doğa benzer kaymaksız kadayıfa
SÜMBÜL
Ha ha ha ilahi papatya          
Ben dururken güzellik kalırmı sana
Adım mor soyadım sümbül
En sevdiğim arkadaşım gül
Yemeklerden güneştir sevdiğim
Çiçeklerin incisiyim
KARANFİL
Nafile tartışmayın boşuna
Tanıtayım kendimi orman halkına
Adım karanfil soyadım burnu havada
Nice nicedir renklerim,çiçeklerin incisiyim
Ay ben çok güzelim.
LALE
Selam olsun tüm dostlara
Sarı lale huzurlarınızda
Yayılırım soğan soğan toprağa
Rengarenk açarım ilkbaharda
Şenlikler düzenlenir adıma
Hayrandır tüm dünya bana
GÜL
Papatya, karanfil, sümbül
Çiçeklerin en güzelidir gül
Kırmızı,sarı, beyaz,pembe
Her renk var bende
Dolaşırım elden ele
Sevgi dağıtırım eşlere
ANA ÇİÇEK
Gezinirken göl kenarında huzurla
Bir haber çalındı kulağıma
Koştum geldim yanınıza
Son vermek istiyorum anlamsız kavganıza
Güzellik kuş misali uçup gider
Kardeşlik bir ömür boyu sürer
Tutuşsun birer birer eller
Birlikten kuvvet doğar
Karanlık aydınlığa çıkar.

Deniz ERDOĞAN BAĞCI


                


BAKKAL (Piyes)
Sahnede artık materyaller kullanılırak bakkal görüntüsü oluşturulur. Eski tip terazi bakkalın tezgahında durur.
Bakkal üzerine mavi bir önlük giyer, başında şapkası vardır. Müşteri rolündeki çocuk kolunda çantası, elinde alışveriş poşetleri ile bakkala yorgun bir şekilde girer.Vucudunun duruşu ve hareketleri ile yorgun olduğunu belli eder.

 Bakkal:Biriktirdim paraları açtım bu güzel  bakkalı, yağ,bal, pirinç derken doldurdum dolapları.Beklerim şimdi müşteri…. Heh işte geliyor bir hanım ne istiyor bakalım.
Hoş geldin sefa verdin ne istersin

Müşteri:Hayırlı uğurlu olsun müşterin bol olsun Ersin bey.

Bakkal:İnşallah inşallah nazar değmesin bakkalıma maşallah.

Müşteri:üç yumurta,bir kilo kıyma,dört yufka; kıymalı börek yapıcam akşama.

Bakkal: Tövbe tövbe yumurtayı, yufkayı anladık da kıymanın ne işi var bakkalda

Müşteri:üç çocuk eteğimde, misafir gelir her gece akımlı kaldı bende.

Bakkal: Bak şimdi beni iyi dinle beni, boş ver kıymalı böreği, vereyim sana patatesli börek tarifi.Patatesleri foş diye yıka, coz diye haşla, küp küp doğra, soğanları öldür yağda.Tüm malzemeyi harmanla, yufkanın içine salla, gönderiver fırına pişsin otuz Dakka hazırdır böreğin akşama.

Müşteri:Ömürsün valla Ersin bey bir an önce gideyim eve böreği yapayım hemence.İlki de açtın şu bakkalı müşteri doldursun dükkanı.

Bakkal.Ticaret bahene sizinle sohbet şahane
 

DENİZ ERDOĞAN BAĞCI